Değerli arkadaşlar;
Bu blog yazımızda, iş yaşamında oldukça önemli yeri olan “İMAJ” hakkında size bilgiler aktarmak istiyorum.
Yaptığım birçok araştırma sonucunda imajın birbirine benzer tanımları olduğunu gördüm. Bu tanımlar arasında en beğendiğim tanım ise şu oldu: “İmaj günlük hayatımızın her alanında farkında olarak ya da olmayarak kullandığımız; kişileri, şirketleri, şehirleri, ülkeleri ve objeleri olumlu ya da olumsuz olarak anlatan bir olgu, anlamlar bütünüdür.”
Birçok imaj türü var. Fakat bu yazımda kişisel ve şirket imajı üzerinde durmak istiyorum.
Kişisel imaj, kariyer geliştirme sürecinin önemli bir parçalarından biridir. Kim olduğumuz, ne yaptığımız, yapılan işte ne kadar başarılı olduğumuzu anlatmaya yarayan bir reklam önyüzü, hikâyemizin kapak sayfası da diyebiliriz. İyi bir imajla;
Burada çok önemli bir ayrıntıyı da dikkatinize sunmak istiyorum. Kişisel imajımız sadece bizi değil; şirketimizin imaj algısını da etkiler.
Şirket imajının ise şirketimizin hizmetleri üzerinde çok önemli etkileri vardır. Şirketimiz iyi imaja sahip olduğunda, toplumun güvenini kazanır, bu da amaçlarına ulaşmada şirketimizi daha güçlü kılar. Yapılan araştırmalarda, şirket imajıyla iş doyumu arasında da pozitif yönlü bir ilişki tespit edilmiş. Şirketimizin güçlü imaja sahip olması bizi daha mutlu bireyler yaparak şirketimize bağlılığımızı da arttırır.
Peki, olumlu ve güçlü şirket imajına sahip olmak, şirketimize neler kazandırır? İşte bu kazanımları da şu şekilde maddeleyelim:
Şirketimizin uzun dönem amaçlarında yöneticiler arasında duyarlılık yaratır,
Bir şirketin uzun yıllar ayakta kalabilmesi güçlü ve olumlu imaja sahip olmasıyla mümkündür. Olumlu imaja sahip şirketler kamuoyunda güvenilir, saygın, uzun vadeli iş yapılabilir, gelecek vaat eden, istikrarlı şirketler olarak görülürler.
Gördüğünüz gibi günlük hayatımızda pek de önemsemediğimiz imaj bize ve şirketimize çok büyük yararlar sağlamaktadır.
Burada vurgulamak istediğim özel bir konu var. Biliyorsunuz çağımız iletişim çağı. Gelen telefon aramaları, e-postalar, sosyal medya ve anlık mesajlaşma uygulamalarından iletilen mesajlar bizi bilgi bombardımanına tutuyor. Gerçekten yetişebilmek ve anlık cevap verebilmek çok güç.
Ancak cevapsız bıraktığımız her arama/ileti imajımızı olumsuz etkiliyor. Maalesef iletişim çağında iletişimsizlik yaşıyoruz. Cevapsız bırakılan her arama/ileti karşı tarafın kendisini değersiz hissetmesine ve kişisel/şirket imajının zarar görmesine sebep oluyor. Bu iletilere anlık cevap veremesek, uzun cevaplar yazamasak dahi geç de olsa, kısa ve öz dönüşleri muhakkak yapmamız gerekiyor.
Bir sonraki blog yazımızda görüşmek dileğiyle,